“`html
Kușadası Kadın Platformu’ndan Ayşe Tokyaz İçin Adalet Çağrısı
Kușadası Kadın Platformu, Ayşe Tokyaz’ın trajik bir şekilde yaşamını yitirmesi üzerine “Ayşe Tokyaz İçin Adalet İstiyoruz” başlığında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Bu açıklama sırasında “Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz, Kadın yaşam özgürlük, İstanbul Sözleşmesi yaşatır, Yaşasın kadın dayanışması” sloganları haykırıldı.
Açıklamada; “Ayşe Tokyaz, tek bir kişinin elinden değil, devletin ve adalet sisteminin gösterdiği ihmaller sonucunda katledilmiştir. Bu bir istisna değil, kadın cinayetlerinin arkasındaki cezasızlık politikalarının doğrudan bir sonucudur. Kadın cinayetleri, yaşadığımız toplumsal koşullardan bağımsız olmayıp, mevcut çarpık sistemin ürettiği bir politik sorundur.” denildi.
“YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Açıklamada kullanılan ifadeler şöyleydi:
- Bir kez daha, erkek şiddeti yüzünden bir kadın aramızdan alındı. Ayşe Tokyaz, her gün yüzlerce kadının maruz kaldığı sistematik erkek şiddetinin kurbanı olmuştur. Bu olay, bir rastlantı ya da bireysel bir cinnet değil; toplumun damarlarında dolaşan sistemli ve örgütlü bir cinayettir.
- Katil Cemil Koç, daha önce de bir kadının ölümünde şaibesi bulunan, ruhsatsız silah bulundurma, tehdit ve kasten yaralama suçlarından sabıkası olan, meslekten ihraç edilmiş eski bir polis memuruydu. Koç, Ayşe’yi öldürdükten sonra bedenini bir valize koyarak İstanbul-Eyüp Sultan’da yol kenarına bıraktı.
- Bedenin ortadan kaldırılması için taksiciye para vermiş ve kamera kayıtlarına müdahale etmiştir.
- Ayşe’nin kız kardeşi, kayıp ihbarında bulunarak savcılık ve kolluk kuvvetlerine başvurdu; ancak Ayşe günlerce bulunamadı. İhraç edilmiş olan Cemil Koç’a, Ayşe’nin kız kardeşinin kayıp ihbarı ulaştı, fakat bu durum failin tehditlerini göz ardı etmemiz gerektiğini gösteriyor.
- Görünen o ki, kadınların yaşam hakkı sürekli bir tehdit altındayken başvurulan adli ve idari yollar etkisiz, yetersiz ve çoğu kez işlevsiz kalmaktadır. Sabıkalı bir failin serbestçe dolaşabiliyor olması, kadınların her gün şiddet ve ölüm riskiyle karşı karşıya kalmasının başlıca sebeplerindendir.
- Ayşe Tokyaz; tek bir kişi değil, devletin ve adalet sisteminin sorumluluğu altında bir katliamın mağdurudur. Bu, kadın cinayetlerinin sürekliliğinin bir ifadesidir.
- Bu çarpık sistem, kadınların yaşam haklarını güvence altına alması gereken İstanbul Sözleşmesi’ni feshetti ve 6284 sayılı yasayı etkin bir şekilde uygulamadığı için kadınlar hedef haline getirildi. Kadınlar “ailenin bütünlüğü” gerekçesiyle şiddet dolu evlere geri gönderildi.
- Ayşe Tokyaz’ın yaşamı, bu sistemin nelere yol açabileceğini bir kez daha ortaya koydu. Kendisi korunabilirdi ve devlet, kadınların yaşam hakkını koruma sorumluluğunu yerine getirmeyerek bir kez daha görevini ihmaliyle ortaya koymuştur.
Ayşe Tokyaz’ın katili sadece onu öldüren erkek değil, aynı zamanda:
- Kadına yönelik şiddeti önlemeyen devlet mekanizmalarıdır.
- İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek kadınları korumasız bırakanlardır.
- Cezasızlık politikalarıyla faillere cesaret veren adalet sistemidir.
- Kadın cinayetlerini sıradanlaştıran medya dilidir.
- Kadınların sesini kısmaya çalışan patriyarkal toplum yapısıdır.
Bugün burada, Ayşe Tokyaz için, öldürülen tüm kadınlar için, hayatta kalmak isteyen her kadın için toplandık.
Yaşamak istiyoruz! Her sabah bir kadın cinayeti haberine tanık olmak istemiyoruz.
Devlet yetkililerini sorumluluk almaya çağırıyoruz:
- İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe alınmalıdır!
- 6284 sayılı yasa etkili bir şekilde uygulanmalıdır!
- Kadınların şikayetleri ciddiye alınmalı, kolluk kuvvetleri ve adli makamlar görevlerini suistimal etmemelidir!
- Kadın katilleri ağır cezalara çarptırılmalı, indirim uygulanmamalıdır!
Biz, Ayşe Tokyaz’ın adını asla unutturmayacağız. Onun için, katledilen tüm kadınlar için, hayatta kalmak isteyen her bir kadın için buradayız. Ayşe Tokyaz ve tüm katledilen kadınlar için adalet sağlanana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”
“`